Moda bloggerları dedikodusu...

Geçtiğimiz gün bir defilede arka sıramızda oturan gruptakilerin moda blogger'ları hakkındaki konuşmalarına kulak misafiri olduk. Arkadaşımızın dediğine göre bizim de blogger olduğumuzu tahmin ederek biraz da duyabilmemiz için yüksek sesle konuşmaya özen gösterdiler. Ben bu konularda ilgisizimdir ama neyse ki Şebnem oldukça dikkatli.

Bir çok moda blogger'ının dedikodusunu yaptıktan sonra - ki bunu neyse ki biraz daha terbiyeli davranarak seslerini kısarak yaptılar, arada sadece bir kaç isim duyduk- bir tanesi şöyle dedi:

Keşke biz de blogger olsaydık...

Bir kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi.

Üzülmeyin canım. Blog açmak çok kolay. Giriyorsunuz bir blog sitesine üye oluyor, sayfanızı oluşturuyorsunuz.

Son zamanlarda blogger olmanın moda olduğunu düşünenler çoğalıyor ki, meşhur isimler de blog sayfaları açmaya başladılar.

İnsanların kendisini ifade edebilmesi ne güzel !

Ancak hemen söyleyeyim, iş blogger olmakla bitmiyor. Ve hatta okuyup okumadan her bloga girip bir şeyler karalamakla okuyucu da kazanılmıyor. Geçmişte bunu yaparak rezil olan vezirler de oldu. Hırs iyidir ama sınırını aşarsanız ı ıh...

Bunun için emek, vakit ve hatta nakit de harcamanız gerekiyor.

İyi yazmalısınız. İşi iyi bilmelisiniz. İlgili olmalısınız.

Ben 5 yıllık bir blogger olarak eski kafalıyım. Kimi blogger arkadaşlarımla bu konuda hemfikir değiliz ama ben blogların blog olarak kalması taraftarıyım. Fikirlerinizi özgürce yazabileceğiniz, kendi editörünüz olabileceğiniz, kendi çizdiğiniz, diktiğiniz yada çektiğiniz fotoğrafları paylaştığınız, hiç kimseye veya hiç bir firmaya mahkum olmayacağınız yer olmalı.

Moda, tasarım yada tekstil sektörünün dışındaki, özellikle de genç insanların moda blogger'ı olarak bunu iş edinip ciddiye almaları beni mutlu etti.

Ama isteyen kulağına küpe yapsın, isteyen umursamadan bir kenara atsın ,unutmamak lazım ki, ileride bu işi yapın yada yapmayın bir çizginiz, sevdikleriniz, sevmedikleriniz, dün eleştirdiklerinize bugün gülümsemek zorunda hissetmeyeceğiniz bir duruşunuz, yazdıklarınıza inancınız ve yazdıklarınızın- yaptıklarınızın arkasında durabilecek gücünüz olmalı.

Ben oldum dememeli, cümleleri kurarken dikkat etmeli, fazla uçamamalı yani.

Sonra komik olunuyor. Hayatın her alanında. 15 yıla varan iş hayatı tecrübemde gördüklerim bana bunları öğretti.

Her işte bunlara dikkat etmek gerekmez mi?

Eleştiri yapmadan sadece herkesi alkışlarsak, bugün alelade dediğimize yarın eyvallah dersek, sadece okunabilmek adına her detayı sayfalarımıza taşırsak bizim gazetelerin advertorial sayfalarından ne farkımız kalır?

Korsan blog toplantısında bu sorunların da bir kısmını konuştuk.

Benim için blog öncelikle "fun" Çünkü zaten bu işin içindeyim, biraz daha farklı düşünüyorum sanırım, stil blogu değil moda blogu olsun istiyorum, giydiklerimi değil -fikir verebiliyorsam ne ala- giydirdiklerimi göstermek istiyorum blogda. Kimi yazılarda meslektekilere hitap eden şeyler yazıyorum, ileride maliyet hesaplama tüyoları gibi mesleki ipuçlarına değinmek , sıkıcı şeyleri biraz renklendirmek istiyorum. Çünkü blogu işimin eğlenceli parçası olarak görüyorum. Özgür olabildiğim yer.

O arkamızdaki arkadaşlara söylemeliyim. Halihazırda çok ilgili, hiç bir defileyi kaçırmayan, bizi tweet yağmuruna tutan, iyi giyinmek için iyi para harcayan,beğenin yada beğenmeyin kendi stillerini oluşturan ellerinde kayıt cihazları, ve profesyonel fotoğraf makineleri ile basın yayındakiler gibi çalışmayı iş edinen bir çok moda blogger'ı var.

İlk günlerde kapıdaki görevliler içeri girerken Blogger yazısını gördüğünde "Bunun ne olduğunu bilmiyorum ama..." ile başlayan cevaplar verse de, sonraki günlerde biraz iddialı giyinmiş basın kartlıları görünce "Blogger'lar geliyor" diyorlardı.

Yani sevgili arka sıradakiler, çok çalışmanız lazım çoook !

9 yorum:

Öykücü dedi ki...

Aslı,

Her iki blogunuzu da severek takip ediyorum.Bu yazıdaki bir kelimeniz beni çok rahatsız etti yorum yazmazsam çatlarım gibi geldi:)Fun yerine eğlence denebilir sanki.

Benim için blog öncelikle 'eğlence'..

Sevgiler..

Aslı Cin dedi ki...

Öykücü, haklısın ama orada ima etmek istediğimin tam karşılığını vermiyor "eğlence" Sanki öyle dersem de fazla hafife alıyormuşum gibi.

O kadar da hafife almıyorum hani :)))

Unknown dedi ki...

Harika bir yazı olmuş her kelimesine katılıyorum :)

Jojee dedi ki...

çok güzel yazmışsın aslı.bazı arkadaşlarımda benden görerek aa bizde mi başlasak diyorlar.bloggerlık öyle birşey ki her zaman güncel tutmanız görsellerle fikirlerinize önem vermeniz ön önemlisi bir tavrınızı koymanız gerekiyor.Mesela ben trend diye bir şey illa o yapılmalı demiyorum.SJP stil danışmanı gibi trend aslında o gün ne hissettiğindir sadece modayla onu güzelleştirirsin diye düşünüyorum.
Moda blogger ı olmaz zor sadece sevmek yetmiyor cidden;)çok güzel bir yazı olmuş yeniden tebrikler:)

Aslı Cin dedi ki...

Mia, teşekkürler, hissettiklerim bunlar, tabii ki fsrklı düşünenler de olabilir.

Jojee, aslında moda artık insanlarla kişiselleştiğinde dikkate alınır oluyor. Yoksa Kızılay dağıtmış gibi dolaşmamız gerekirdi. Bu sebeple stil bloglarını moda blogu olarak kabul etmeyenleri anlasam da stil blogu sahiplerinin ve sokak giyimini fotoğraflayanların büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.

Unknown dedi ki...

Aslı merhaba, ifw'e katılan arkadaşları, hem gurur duyarak hem keyifle takip ettim.

ama nacizhane benim fikrim, blog'larda verilen fikirleri, bir arkadaşım önermiş gibi hissediyor oldugum için takip ediyorum, yoksa birsürü portal var her alanda oldugu gibi. Onlar daha soguk mekanik geliyor bu sıcaklıktan uzak.

Herkesin o yakın irtibatı samimiyetle laubalilik çizgisini geçmeden koruması gerekiyor. Yani dediğin gibi fun ve manevi tatmin. Burun büyüklüğü yapmanın manası yok dediğin kişilerin rezil olup hala yer edinme çabalarını görüyoruz.

Keyif almakta vermekte elimizde tadını cıkarmalı, çok güzel yazmışsın ayrıca.

Aslı Cin dedi ki...

Moderatör, sen de çok güzel yazmışsın, doğru, ama bu insanların kendi insiyatifi. İş hayatında da bunu çok görüyorum, 10 seneni verdiğin işinde emekle hazırladıklarına müşterin olan 3 ay önce mezun olmuş merchandiser'ın asistanının asistanı ukalaca burun kıvırabiliyor. Ama hayat insanları er geç yontuyor, bazı şeylere gülüp geçiyorum bu sebeple...

sıla dedi ki...

Ben ciddi bi blog takipçisiyim, kim ne yazmış bakarım,severim,bazen yorum bırakırım.

İstersem sıkı bir blog sahibi de olurum.Ama yetişemem.

Ama;ilk blog açtıkları zaman mütevazilikleriyle sempatimi kazanmış birçok bşogger şimdi burnundan kıl aldırmamaları ile nefretimi kazanmış bulunuyorlar.Sipariş alıp,söz verip,teslim etmediğinde(haber verme gereği bile duymuyor) kuru kuru bi ''kusura bakma''ile geçiştirebiliyor.Yabancı blogları sadece kendisinin takip ettiğini düşünüp çevirisini yaparak (iddialı bi şekilde) izleyici topluyor ve hatta ve hatta başkasının yaptığı şeyi kendi yapmışmış gibi gösterebiliyor.Ve ne yazık ki o ilk günlerde eleştirsen bile ''ay hayatım önemli degil..vb''konuşan insan bi bakıyorsun ki ''fikrinizi alın da...''moduna sokuyor kendini.

Çok izleyeni olan bi sürü beş para etmez moda blogu var.Okunma izlenme derdiyle (ki en doğal hakkı)doğallıktan nasibini almamış yüzünden,kaleminden ve resminden samimiyetsizlik akan bi sürü insan.

Yani evet IFW güzel oldu,hatta Ağustos ayında yapılandan kat be kat iyi oldu,ama bloggerlara bi haller oldu.Bi yandan Türkiye'de modayla ilgilenen insanların bu pazardan pasta yemesi iyi diyorum;bi yandan da açıkçası istemiyorum her yere davet edilmelerini,kendilerini Tavi'yle kıyaslamalarını.Tavi'yi inanılmaz bulduğumdan değil ama en azından sahici geliyor bana kalemi..

(ilgili ilgisiz çok uzattım ama aktı gitti :))

Aslı Cin dedi ki...

Yooo, fikirlerinizi paylaşmanıza çok sevindim.

Evet ne yazık ki böyle insanlar var ama yapılabilecek bir şey yok. Zamanla gerçekten emek verenler, samimi olanlar, bir şeyler katanlar kalıcı olacak.

Dediğim gibi şimdi moda blogu açmak moda. Ama zamanla modası geçince gerçekten bu işi severek yapanlar burada olmaya devam edecek, organizasyonlar tarafından da seçilecektir.

Toolbar